Ümmî sözcüğü köken itibariyle anasından doğduğu gibi olan anlamına gelmektedir. Yani kendisine herhangi bir şey verilmemiş, saf-duru halde bulunan demektir.
– Peki kendisine verilmeyen şey nedir?
– Bu konudaki ihtilaf, sözcüğe verilen farklı anlamları da belirliyor.
Kendisine verilmeyenin okuma-yazma bilgisi olduğunu düşünenler Hz. Muhammed’in ümmiliğini okur-yazar olmayışı ile açıklıyorlar.
Kimi de kendisine verilmeyenin vahiy bilgisi, kutsal kitap bilgisi olduğunu düşünerek Hz. Muhammed’in ve içinde bulunduğu toplumun ümmiliğini kendilerine vahiy/kitap verilmeyen, yani ehl-i kitaptan olmayan şeklinde anlıyorlar.
Hz. Muhammed’in okur-yazar olmadığına dair düşüncenin, kendisinin ticaret geçmişiyle, sözcüğün Kuran’daki kullanım biçimiyle ve rivayetlerle uyuşmadığı bilinmektedir. Bu durumda ümmi sözcüğünü ehl-i kitaptan olmayan şeklinde anlamanın daha doğru olduğu anlaşılıyor.
- Peygamberimizin okuma yazma bildiğine dair bir delil yok. Sadece rivayetler var.
- “Peygamberimizin okuma yazma bilmeyen biri olarak Kuran vahyini ortaya koyması bir mucizedir. Kuran’ı kendisinin yazmadığının, yazamayacağının da delilidir.” gibi sözler safsatadan öteye gidemez. Bunlar Peygamberliğinin ispatı açısından ciddiye alınacak argümanlar değil. Okuma yazma bilmeyen biri, farklı yöntemlerle (örneğin okuma yazma bilen birinden gizlice destek almak suretiyle) vahiy aldığını iddia ederek bu sözlerinin yazıya aktarılmasını sağlayabilir.