Nikolay Berdyaev’in İnsanın Yazıgısı isimli eserinden altını çizdiğim satırlar…
- Felsefenin özgürlüğünü ve bağımsızlığını koruması çok zordur; çünkü daima her yerden tehdit altındadır. Felsefe geçmişte dine bağımlı iken, günümüzde bilime bağımlıdır. Ya din ya da bilim tarafından köleleştirilme tehdidi altında kalmıştır hep.
- Varlığın gizeminin ‘en uzağındaki’ bilim kesinlikle matematiksel fizik, yani bilimlerin en mükemmeli olan bilimdir; çünkü varlığın gizemi kendisini yalnızca insana, insan vasıtasıyla spritüel tecrübede ve spritüel hayatta ifşa eder.
- Felsefi bilgiyi bilimsel bilgiden ayıran ana karakteristik, bilim, varlığı sanki insandan ayrı ve insanın dışında bir şeymiş gibi anladığı halde, felsefenin, varlığı insanda ve insan vasıtasıyla bilmesi ve anlam sorununun çözümünü insanda bulmasıdır.
- Felsefe yalnızca insanın kendi fikirleri, kendi ruhu, kendisinde ve kendisi için insan hakkında olabilir; başka bir söyleyişle felsefe filozofun kendi yazgısının entelektüel ifadesi olmalıdır.
- Bilim dünyaya insanın dışında bir noktadan bakarken, felsefe dünyaya insanın görüş noktasından bakar.
- Felsefe kolayca soyut hale gelerek hayatın kaynaklarıyla temasını yitirebilir. Bu, bilginin insanda ve insan vasıtasıyla değil insanın dışında arandığı her durumda gerçekleşir.
- Felsefe dünyanın insanın parçası olduğu -tersi değil- ön kabulüne dayanır. Eğer insan dünyanın sadece minik bir parçası olsaydı, cüretkar bilgi fikri asla onda ortaya çıkamazdı.
- Aşkın/transandantal insan, felsefenin ön kabulüdür ve bunu görmemenin ya hiçbir anlamı yoktur ya da bunu görmemek felsefi bilginin ölümüdür.
- Katı, somut nesneler dünyasının anlamı yoktur. Anlam yalnızca insanın aktivitesinde ifşa olur ve bu gerçekliğin insana boyun eğdiğine imada bulunur. İnsani-olmayan ideal varlık anlamsızdır. Anlam geist’tadır/ruhtadır, şeylerde ya da doğada değil.
- Eğer Platon ve erken Hıristiyanlık ya da mistisizm benim için bilgi nesnesine dönüşürse, onları anlayamam ya da onlarda herhangi bir anlam keşfedemem. Objeleştirmek anlamı tahrip etmektir; anlamı anlamak için insan nesneye girmelidir ve bu katılma objektifikasyon değildir.