Duyuru

Daralt
Henüz duyuru yok.

Secde Sûresi, 28. Ayet

Daralt
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Tümünü Temizle
Yeni Mesajlar

  • Secde Sûresi, 28. Ayet

    وَيَقُولُونَ مَتٰى هٰذَا الْفَتْحُ اِنْ كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ​

  • #2
    Veyekûlûne metâ hâżâ-lfethu in kuntum sâdikîn(e)

    Yorum


    • #3
      28. '''Eğer söylediğiniz doğru ise bu hüküm ne zaman?’ diye soruyorlar.

      29. De ki: 'İnkâr edenlere o hüküm günü inanmaları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacak!*'


      Eğer söylediğiniz doğru ise bu hüküm ne zaman? diye soruyorlar. Bazıları şöyle demiştir: Resûlullah’ın (s.a.) ashabı şöyle demekteydiler: Rahat edeceğimiz ve nimetle karşılaşacağımız bir günümüz vardır ki -kıyamet gününü kastediyorlar- bu gün yaklaşmıştır. Mekkeliler demiştir ki: Bu hüküm günü ne zaman. Bu beyan, hüküm verme demektir. Eğer söylediğiniz doğru ise. Bu günün vuku bulacağına dair. Eğer yeniden dirilme ve kıyâmet günü hak ise o gün tasdik eder ve iman ederiz. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak şu mealdeki İlâhî beyanı indirmiştir: De ki: Ey Muhammed! Hüküm günü. Yani hüküm günü inanmaları, inkâr edenlere fayda vermeyecektir. Yeniden dirilişe inanmaları. Bu durum şu sözlerinden dolayıdır: Eğer söyledikleri yeniden diriliş hak ise o gün bunu doğrularız. Kendilerine mühlet de tanınmayacaktır. O, şöyle buyurmaktadır: Onlara azap edildiğinde bu azaba dair kendileriyle tartışılmayacaktır.

      Bazıları şöyle demiştir: Resûlullah’ın (s.a.) ashabı Mekke’deyken Mekke’nin kendileri tarafından fethini kendi aralarında konuşuyorlardı. Mekkeliler’den olan kimseler bunu işittiklerinde onlarla alay ediyor ve şöyle diyorlardı: İddia ettiğiniz fethiniz ne zaman? Bunun üzerine bu âyet nâzil olmuştur: Bu fetih ne zaman, ey Muhammed’in ashabı! Sizin tarafınızdan fethedileceği konusunda eğer söylediğiniz doğru ise. Fakat bu görüş gerçeğe uzaktır. Çünkü Cenâb-ı Hak hemen ardından şöyle buyurmaktadır: De ki: İnkâr edenlere o hüküm günü inanmaları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacak! Eğer bu, Mekke’nin fethi olsaydı onların inanmaları kendilerine fayda verecek ve kendilerine mühlet de tanınacaktı. Dolayısıyla bu durum âyetin Mekke’nin fethine hamledilmesinin gerçeğe uzak bir görüş olduğunu göstermektedir. İlk yorum daha uygundur, zira imanın ve mühlet vermenin kabul edilmeyeceği bildirilmiştir. Bu dünyada ise bunların hepsi kabul edilmektedir. Böylece ilk yorumun daha uygun olduğu oraya çıkmış oldu. Soru, kıyamet veya hüküm vermeye dairdi. Ancak rivayette bildirilen hadisenin sâbit olması başka. Buna göre Allah Mekke’nin fethini nasip ettiğinde Hz. Peygamber’i (s.a.) ve ashabını o gün oraya yerleştirdi, müşrikler ise hezimete uğradı ve Mekke’den çıktılar. Orada kalan kaldı ve Hz. Peygamber burayı emin hale getirerek herkese eman verdi. O gece Hâlid b. Velîd, yanında Ebû Katâde el-Ensârî ile birlikte yedi yüz kişiyle geceleyin girdi. Mekke’nin aşağı taraflarında gizlendiler, öyle ki harem bölgesinin ötesine geçtiler. Hz. Muhammed’in ashabıyla alay eden ve “bu bahsettiğiniz fethiniz ne zaman” diyen kimseleri orada bir dağın tepesine sığınmış halde buldular. Bu kimseler Hâlid b. Velîd’i görünce şöyle dediler: İşte Hâlid b. Velîd ve düşmanları. Onunla ötekiler arasında Câhiliye döneminde düşmanlık bulunmaktaydı. Hâlid b. Velîd onlara “Neyiniz var?” dedi. Onlar da “biz müslüman olduk” dediler. O “eğer müslüman olmuşsanız inin” dedi. Bunun üzerine onlar birbirine baktılar ve onlardan biri şöyle dedi: Bana uyun ve buradan inmeyin. Allah’a andolsun ki inerseniz kesinlikle sizi öldürür. Çünkü kesinlikle o Hâlid b. Velîd’tir ve kini onunla birliktedir. Onlar ise “bize yapacak bir şeyi yok, biz müslüman olduk” dediler ve sonrasında indiler. Hâlid b. Velîd onlara silâhla müdahale etti. Ebû Katâde ayrılarak “Burada olanlara yardımcı olmaktan Allah’a sığınırım” dedi. Bu durum Hz. Peygamber’e ulaştı. Bunun üzerine Ali b. Ebû Tâlib’i Hayber ganimetlerinden elde edilen mallardan diyet ödemek üzere onlara gönderdi. O da onlara diyetlerini ödedi. Hatta atların onların korkutması sebebiyle başlarına gelen korku ve askerlerin kırmış oldukları köpek tasının karşılığını dahi gönderdi. Böylece Resûlullah onların hakkı olan her şeyin diyetini ödedi. Buna göre söz konusu durum şu İlâhî beyanda bildirilmiştir: De ki: İnkâr edenlere o hüküm günü inanmaları fayda vermeyecek ve kendilerine mühlet de tanınmayacak!

      Yorum

      İşleniyor...
      X