وَقَالُٓوا ءَاِذَا ضَلَلْنَا فِي الْاَرْضِ ءَاِنَّا لَف۪ي خَلْقٍ جَد۪يدٍۜ بَلْ هُمْ بِلِقَٓاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَ
Duyuru
Daralt
Henüz duyuru yok.
Secde Sûresi, 10. Ayet
Daralt
X
-
“İnkârcılar şöyle derler: ‘Toprakta kaybolup gittiğimizde biz yeniden mi yaratılacakmışız?’ Aslında onlar Rab’lerinin huzuruna çıkacaklarını inkâr etmektedirler.”
Yeniden Dirilişin İnkarı ve Buna İlişkin Deliller
İnkârcılar şöyle derler: Toprakta kaybolup gittiğimizde biz yeniden mi yaratılacakmışız? Onların bu sözü zâhiri anlamına göre soru mânasına gelmektedir: Biz yeniden yaratılıp diriltilecek miyiz? Veya bu beyan dirilişin gerekliliği ve gerçekleşeceği mânasına da gelebilir: Biz kesinlikle yeniden diriltileceğiz. Eğer bu sözü zâhiri mânasına göre onlar söylemişse onlara bir ayıplama ve kınama yapılmaz. Fakat onlar bunu alay ve ölümden sonra dirilişi inkâr için söylemişlerdir. Bunun delili, Cenâb-ı Hakk’ın aslında onlar Rab’lerinin huzuruna çıkacaklarını inkâr etmektedirler buyurmasıdır. Yoksa bu sözün zâhiri onların belirtmiş olduğumuz iki mânada bunu söylemiş olmalarıdır: Yani soru sormak veya kesin olarak dirilmenin gerekliliği. Bu, Cenâb-ı Hakk’ın münafıklar hakkında haber verdiği şu İlâhî beyan gibidir: “Münafıklar sana geldiklerinde, ‘Tanıklık ederiz ki sen gerçekten Allah’ın elçisisin’ derler”. Bu söz gerçektir ve doğrudur. Bununla birlikte bu söylediklerinin tam tersi bir inancı içlerinde gizledikleri için bu onlara bir fayda vermez. Nitekim Cenâb-ı Hak meâlen şöyle buyurmuştur: “Ama Allah tanıklık eder ki münafıklar (inandık derken) kesinlikle yalan söylemektedirler”. Buna göre zâhiri anlamı itibariyle onların söylediği söz de belirttiğimiz mânadadır. Fakat onlar bunu alay etmek ve ölümden sonra dirilişi inkâr etmek için söylemişlerdir.
İbn Kuteybe şöyle demiştir: Toprakta kaybolup gittiğimizde. Yani çürüyüp toprak olduğumuzda. Onun dışındakiler şöyle demiştir: Helâk olduğumuzda. Ebû Avsece şöyle demiştir: Kaybolup gittiğimizde. Bu beyan “dâd” (ض) harfiyle “dalelnâ” şeklinde olursa şu mânaya gelir: Kabirlere girdiğimizde ve orada çürüdüğümüzde. Denilir ki kesra ile “dalilnâ” şeklinde “dalâl” kökünden gelirse “daliltü kezâ” diye kullanılır ve “nereye gittiğimi bilmedim” anlamına gelir. Yine “salelnâ” şeklinde “sâd” (ص) harfiyle kullanılınca etin bozulması mânasına gelir.
Yorum
Yorum