Duyuru

Daralt
Henüz duyuru yok.

Rûm Sûresi, 27. Ayet

Daralt
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Tümünü Temizle
Yeni Mesajlar

  • Rûm Sûresi, 27. Ayet

    وَهُوَ الَّذ۪ي يَبْدَؤُا الْخَلْقَ ثُمَّ يُع۪يدُهُ وَهُوَ اَهْوَنُ عَلَيْهِۜ وَلَهُ الْمَثَلُ الْاَعْلٰى فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۚ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ۟​

  • #2
    Vehuve-lleżî yebdeu-lḣalka śümme yu’îduhu vehuve ehvenu ‘aleyh(i)(c) velehu-lmeśelu-l-a’lâ fî-ssemâvâti vel-ard(i)(c) vehuve-l’azîzu-lhakîm(u)

    Yorum


    • #3
      ''Yarattıkları ilkin yaratan, sonra bunu tekrar eden O'dur ve bu O'nun için pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce sıfat O'nundur, O mutlak galiptir, hikmet sahibidir''

      Yaratıkları İlkin Yaratan ve Bunu Sonra Tekrar Eden Allah’tır

      Yaratıkları ilkin yaratan, ölümlerinden sonra onları hayata döndüren O’dur. Cenâb-ı Hak, ilkin yaratıkları yaratmaya ve ölümlerinden sonra bunu tekrar etmeye güç yetiren Allah’ın, onları kendi ihtiyacından veya maslahatından dolayı yaratmasının yahut kendi menfaati için onları imtihan etmesinin veya bu sebeple onlara emir vermesinin mümkün olmadığını, çünkü Onun zatıyla kimseye ihtiyaç duymadığını bildirmektedir. O, yaratıkların ihtiyacından dolayı onları ilkin yaratmakta ve bunu tekrarlamaktadır. Bu beyan şu mânaya da gelebilir: Cenâb-ı Hak, bir varlığı ilkin yaratmaya gücü yetenin onu ölümünden sonra tekrar yaratmaya da güç yetirebileceğini bildirmektedir.

      Bu O’nun için pek kolaydır. Bu beyan hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazıları şöyle demiştir: Bu O’nun için pek kolaydır. Yani varlığı ilkin yaratmak ve bunu tekrarlamak O’nun için pek kolaydır. Tıpkı şu İlâhî beyanlarda belirtildiği gibi: “Bu da Allah’a göre kolaydır”; "O bana kolaydır”. Bu beyanın “efale” (أفعل) kalıbıyla “fe‘îl” (فعيل) kalıbının mânasını ifade etmesi de mümkündür. Örneğin “Allahu ekber” (الله اكبر) denilip “kebîr” (كبير) kalıbıyla “büyüktür” mânasının kastedilmesi; “azam” (أعظم) denilip ‘“azîm” (عظيم) yani “büyüktür” mânasının kastedilmesi gibi. Bunun örnekleri çoktur. Buna göre Bu O’nun için pek kolaydır meâlindeki İlâhî beyan da böyledir. Yani kolaydır. Zira Allah için bir fiilin diğerinden daha zor veya bir fiilin diğerinden daha kolay olması söz konusu değildir. Bilakis varlığın tümü tek bir konumda olup O’nun “ol” sözü kapsamına girmektedir. “Daha kolay” ifadesi ancak fiili belirli araçlarla gerçekleştiren, dolayısıyla araçlar çoğaldığında işi kendisine kolay gelen; araçlar azaldığında ve zayıfladığında ise işi kendisine zor gelen kimse için kullanılabilir. Allah Teâlâ ise vasıtalı (sebep) veya vasıtasız (sebepsiz) bir şekilde varlığın faili ve yaratıcısı olup bunlara güç yetirir. Dolayısıyla “bir fiil diğerine göre O’na daha kolaydır” denilmesi mümkün değildir. Bu söz ancak fiillerini sadece vasıtalar aracılığıyla gerçekleştiren kimseler için mümkün olabilir.

      Bazıları şöyle demiştir: Bu, sizin düşüncenize ve takdirinize göre O’nun için kolaydır. Yani sizin aklınıza ve düşüncenize göre yeniden yaratma ilk yaratmadan daha kolaydır. Çünkü insanlar daha önce örneği olmayan fiili ve ilk defa var olacak nesneyi zihninde canlandırmaya güç yetiremez. Onlar ancak daha önce örneği bulunan ve gördükleri nesneleri zihinlerinde canlandırabilirler. Dolayısıyla sizin aklınıza ve düşüncenize göre bir canlının ölümünden sonra yeniden yaratılması ilk yaratılmasından daha kolaydır. Böylece siz O'nun varlığı ilk defa yarattığına şahitlik ettiğinize ve bunu onayladığınıza göre bilesiniz ki O, bu varlığı yeniden yaratmaya daha fazla güç yetirmektedir. Bütün güç ve kudret Allaha aittir.

      Bazıları şöyle demiştir: Bu O’nun için pek kolaydır. Yani yaratma. Yani Allahın ölüyü tekrar yaratması ilk yaratmasına göre daha kolay gelir. Çünkü ilk yaratmada nutfe (döllenmiş yumurta) durumundan alâkaya (rahim duvarında asılı parçaya) dönüştürmekte, sonra da alâka halinden mudğaya (şekilsiz et parçası) dönüştürmekte; sonra mudğadan şekil verilmiş hale ve canlı varlığa dönüştürmekte ve bu aşamalar tam bir varlığa ve insan şekline kavuşuncaya kadar devam etmektedir. Dolayısıyla Cenâb-ı Hak insanın tekrar yaratılmasının böyle belirlenmiş aşama ve değişim sürecinden geçmeyeceğini bildirmektedir. Aksine O, yeniden yaratmayı şu ilâhı beyanlarda bildirmektedir: “Kıyâmet bir göz kırpması kadar yahut daha da kısa olacaktır”; “Ve bizim buyruğumuz tektir, göz açıp kapayıncaya kadar olup biter”; “Olup biten yalnızca bir ses!”; “Sûra bir defa üflendiğinde”; “Sonunda O, sizi (bulunduğunuz) yerden bir çağırdı mı hemen çıkıverirsiniz”. Bunların dışındaki İlâhî beyanlarda da yeniden yaratmanın nasıl olacağı bildirilmiştir. Dolayısıyla ölmüş bir insanı yeniden yaratma ilk yaratmaya göre daha kolay gelir.

      Allah’ın Sıfatlarının Mahiyeti

      Göklerde ve yerde en yüce sıfat O’nundur. Yani on yüce sıfatlar O’nundur. Ayrıca bu ilâhî beyan farklı şekillerde yorumlanabilir, bunlardan biri şudur: Kendisinden daha aşağıda olanlara göre yücelik sıfatıyla nitelenmiş her varlık hakikatte bu vasıfla nitelenmiş demektir. Belirttiğimiz gibi kendisinden aşağıda olanlara göre kendisine hamdedilen her varlık, hakikatte de söz konusu övgü O’nundur ve O’na döner. Tıpkı şu İlâhî beyanda bildirildiği gibi; “Göklerde ve yerde her türlü övgü O’na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde de O’nu teşbih edin”.

      İkinci yorum şudur; Yüce sıfatlar O’nundur. Bu sıfatlar yaratılmışların ve benzerlerinin niteliklerinden farklıdırlar. Tıpkı şu İlâhî beyanda olduğu gibi: “O’na benzer hiçbir şey yoktur”. O’nun sıfatları yaratılmışların niteliklerine benzemez; yaratılmışların nitelikleri de O’nun sıfatlarına benzemez. Bu, bir kısım müfessirlerin söylediği husustur: O, dengi ve benzeri olmayandır. Ondan başka tanrı yoktur; tektir ve ortağı yoktur.

      Üçüncü yorum şudur: Yüce sıfatlar O’nundur. Bu sıfatlar birbirleriyle çelişmez. Âlimdir; kendisinde cehalet bulunmaz. Kâdirdir; kendisinde güçsüzlük bulunmaz. Mutlak galiptir; başkasına boyun eğmez. Bunun gibi hiçbir şekilde herhangi bir noksanlık ve kusur barındırmayan yüce sıfatlar O nündür. O, yaratılmış varlıklar gibi değildir. Onlar bir yönden ve bir konuda ilim; başka bir yönden ve başka bir konuda bilgisizlik sıfatıyla nitelenirler. Yine onlar bir yönden ve bir şeye güç yetirmek; başka bir yönden ve başka bir şeye de aciz olmak sıfatıyla nitelenirler. Aynı şekilde onlar bir yönden ve bir şeye mutlak galip olma sıfatıyla; başka bir yönden ve başka bir şeye de boyun eğme sıfatıyla nitelenirler. Allah Teâlâ ise birbirleriyle çelişmeyen, hiçbir şekilde ve hiçbir durumda bir noksanlık barındırmayan sıfatlarla nitelenmiştir. Zira O, başkasından dolayı ve bir sebepten ötürü değil, zatından dolayı bu sıfatlarla nitelenmiştir. O’nun dışındakiler ise başkaları ve çeşitli sebepler dolayısıyla söz konusu sıfatlarla nitelenirler. Bu sebeple Allah’ın sıfatlarıyla yaratıkların sıfatları farklıdır. Bütün güç ve kudret Allaha aittir.

      O mutlak galiptir, hikmet sahibidir. Yarattığı varlıkların O’na karşı muhalefeti ve isyanı sebebiyle kendisine zillet ve zarar ilişmeyen mutlak galiptir. O, yeryüzünün kralları gibi değildir. Zira onlar tebaları, taraftarları ve halk kendilerine muhalefet ettiklerinde zillete düşerler ve onların yüz çevirmeleri sebebiyle kendilerine zarar ilişir. Çünkü onların izzeti başkaları ve taraftarlar sayesindedir. Dolayısıyla onların yüz çevirmeleri ve muhalefet etmeleri sebebiyle onlar zillete düşerler. Allah Teâlâ ise zatıyla mutlak galiptir. Yaratılmış varlıkların kendisine muhalefet ve isyan etmesi dolayısıyla O na herhangi bir zarar ve zillet ilişmez. Bu, beyan şu mânaya da gelebilir: Kendi emrine muhalefette bulunup, isyan edenden, ulûhiyet konusunda başkasını kendisine ortak koşandan intikam alandır. Hikmet sahibidir. Yaratıp düzenleme yapmakta, O na herhangi bir hata ilişmeyendir. En doğrusunu Allah bilir ya, O şöyle buyurmaktadır: “Kullarımın bana muhalefet ve isyan edeceklerini bildiğim halde onları yarattım. Yine onların böyle davranacaklarını bildiğim halde onlara her türlü yardımı yaptım”. Dolayısıyla O nun fiilleri hikmet dışı değildir. Halbuki bu dünya hayatında yapacağı yardımın, düşmanının düşmanlıkta, isyanda ve muhalefette gücünü arttıracağını bildiği halde düşmanına çeşitli şekillerde yardım eden kimse hikmetle değil, akılsızlıkla nitelenir. Çünkü böyle bir kimse kendi kendini yok etmeye çabalamakta ve böylece düşmanına bu konuda yardım etmektedir. Kendi kendini yok etmeye çabalayan kimse hikmet sahibi değildir. Allah Teâlâ ise kulların kendisine muhalefet edip isyanda bulunacaklarını ve düşmanlık göstereceklerini bilmesine karşın onları yaratmakla ve onlara her türlü yardımda bulunmakla hikmet dışı bir fiil yapmış sayılmaz. Çünkü belirttiğimiz gibi O’nun kendisine muhalefet ve isyan edeceklerini, düşmanlık göstereceklerini bilmesi sebebiyle O na herhangi bir zarar ve noksanlık ilişmemektedir. Bütün güç ve kudret Allaha aittir.​

      Yorum

      İşleniyor...
      X