Duyuru

Daralt
Henüz duyuru yok.

Neml Sûresi, 66. Ayet

Daralt
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Tümünü Temizle
Yeni Mesajlar

  • Neml Sûresi, 66. Ayet

    بَلِ ادَّارَكَ عِلْمُهُمْ فِي الْاٰخِرَةِ۠ بَلْ هُمْ ف۪ي شَكٍّ مِنْهَا۠ بَلْ هُمْ مِنْهَا عَمُونَ۟​

  • #2
    Beli-ddârake ‘ilmuhum fî-l-âḣira(ti)(c) bel hum fî şekkin minhâ(s) bel hum minhâ ‘amûn(e)

    Yorum


    • #3
      “Hayır, onların âhiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır; dahası, bu hususta şüphe içindedirler; bunun da ötesinde onlar âhiretten yana kördürler.”

      Hayır, onların âhiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır; dahası, bu hususta şüphe içindedirler; bunun da ötesinde onlar âhiretten yana kördürler. Hem kırâati hem de yorumu hakkında ihtilaf edilmiştir: Kırâati şöyle: Bazıları şeddeli ve elifli olarak “iddârake” (ادَّارَكَ) şeklinde okumuşlardır. Bazıları ise şeddeyi ve elifi düşürerek “edrake” (أَدْرَكَ) şeklinde okumuştur. Bazısı “bel” (بَلِ) kelimesini “yâ”lı olarak ve üzerinde duracak şekilde “belâ” (بَلَى) diye okumuştur. Kimi “e edrake” (أَأَدْرَكَ) şeklinde istifhamlı okumuşlardır. Kimi de “âdrake” şeklinde istifhamlı, “yâ”sız olarak “bel” (بَلْ) şeklinde ve fasılasız biçimde okumuşlardır. Kim şeddeli olarak istifhamsız “iddârake” (ادَّارَكَ) şeklinde okumuşsa o zaman mânası tedarik edildi, toplandı, anlamında olur. Yani onların âhiret hakkındaki ilimleri onu gözleriyle gördükleri anda telâfi edilecek ve bilgi sahibi olacaklardır. Oysa bugün itibariyle onlar ondan şüphe ve körlük içindedirler, ama aksine âhirette ona dair ilimleri kendilerine verilecek. Diyor ki; Âhirete dair bilgileri ulaştı mı, yani idrak etmedi ve onların bilgisi erişmedi. Bunun da ötesinde onlar âhiretten yana kördürler. Allah onları beyinsizlikle ve cehaletle suçluyor ve onların bilgilerinin âhirete erişmediğini söylüyor. Bazıları şöyle demişlerdir: Hayır, onların âhiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır; yani yoksa âhiret hakkındaki bilgileri yetersiz mi? demektir. Bazıları şöyle demişlerdir: Âhiret hakkındaki bilgilerinin yetersiz kalmış olması, yani dünyada iken âhirete dair bir bilgilerinin olmayışı, âhirette ise kendilerine bir fayda sağlamadığı için anlamsız olmasıdır. Hasan-ı Basrî dedi ki: Onların bilgileri yetersiz kalmış demek (idderake), yok olup gitmesi demektir. İbn Abbâs ve daha başkaları dediler ki: “Beli’d-dârake ‘ilmuhüm fı’l-âhirati” (بَلِ ادَّارَكَ عِلْمُهُمْ فِي الْآخِرَةِ) demek, yani onların bilgileri âhirette kesinlik kazandı, demektir. Yani onların âhiretin var olacağına ilişkin bilgilerden şüphe etme noktasında birleştiler. Onlar Arap müşrikleridir. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler; Dedi ki: Bir defasında âhiret vardır diyorlar sonra onun hakkında şüphe duyuyorlar ve “Bilmiyoruz var mı yoksa yok mu?” diyorlar. Bunun da ötesinde onlar âhiretten yana kördürler. Bir şey hakkında şüphe duyan kimseye “kör” denilmesi dil açısından caizdir. Ebû Avsece ve İbn Kuteybe şöyle dediler: “İddârake ‘ilmuhüm” (ادَّارَكَ عِلْمُهُمْ) demek âhiretin var olacağına dair zanları birbirini takip etti ve bu sözler nesilden nesile intikal etti. Bunun da ötesinde onlar âhiretten yana kördürler, yani âhiret hakkında bilgiden yoksunlardır. Edebiyatla ilgili olan biri dedi ki: “Belâ” (بَلَى) şeklinde “yâ”lı olarak okuyanın ve öncesi ile de bağlantılı sayanın kırâati düzgün olmaz. Çünkü “yâ” harfi ile “belâ” (بَلَى) sadece olumlu ve ispat etme sadedinde kullanılır. Oysa sözün öncesi inkâr ve olumsuzlama şeklindedir. Böyle bir kullanım dilde ve sözde düzgün değildir.​

      Yorum

      İşleniyor...
      X