Duyuru

Daralt
Henüz duyuru yok.

Kasas Sûresi, 68. Ayet

Daralt
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Tümünü Temizle
Yeni Mesajlar

  • Kasas Sûresi, 68. Ayet

    وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُ وَيَخْتَارُۜ مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُۜ سُبْحَانَ اللّٰهِ وَتَعَالٰى عَمَّا يُشْرِكُونَ​

  • #2
    Verabbuke yaḣluku mâ yeşâu veyaḣtâr(u)(k) mâ kâne lehumu-lḣiyera(tu)(c) subhâna(A)llâhi vete’âlâ ‘ammâ yuşrikûn(e)

    Yorum


    • #3
      "Rabb'in, dilediğini yaratır ve tercih eder. (O'nun seçme ve yaratmasında) onların tercih hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve şânı yücedir."

      Rabb'in, dilediğini yaratır ve tercih eder. (O'nun seçme ve yaratmasında) onların tercih hakkı yoktur. -En doğrusunu Allah bilir ya- Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır: Allah risâlet için dilediğini seçer ve tercih edip peygamber yapar. Onların tercih hakkı yoktur. Şöyle buyurmaktadır: Onların tercih etme hakkı yoktur, Ancak Allah dilediğini tercih eder ve seçer. Bu onların "Bu Kur'an, şu iki şehirden büyük bir kişiye indirilseydi ya!" meålindeki ayette bildirilen sözlerine bir reddiyedir. Bazı âlimler bu görüşü benimsemiştir. Âyet-i kerimede bildirilen hususun bütün durumlar için söz konusu olması da mümkündür. Yani Rabb'in dilediğini tercih etmekte ve emretmektedir. Cenâb-ı Hakk'ın emri konusunda onların bir tercih hakkı yoktur, yani O'nun emrinden kurtuluş mümkün değildir. "Bir mümin erkek veya bir mümin kadının, Allah ve resûlü bir emir ve hüküm verdiklerinde (yani Allah ve resûlü bir şeyi emrettiklerinde) artık işlerinde bundan başkasını seçme hakları olamaz." meâlindeki âyette bildirildiği gibi. Buradaki hüküm verme (kazâ) emir anlamındadır. Fakat âyet iki şekilde yorumlanabilir. Birincisi Rabb'in, dilediğini yaratır ve tercih eder beyanında durmak (vakf), işlerinde onların tercih hakkı yoktur cümlesiyle yeni bir söze başlamaktır. Durum böyle olduğunda buradaki olumsuzluk "mâ" (ما) anlamı taşıyan mâ-i nâfiyedir. Yani işlerinde onların tercih hakkı olmaz.

      İkinci yorum ise "mâ" edatının olumsuzluk değil bağlantı (sıla) harfi olmasıdır. Bu durumda âyetin tevili şöyle olur: Rabb'in dilediğini yaratır ve onlar tercih hakkı bulunan konularda tercih eder. Bu yoruma göre âyette duraklamanın (vakf) Rabb'in, dilediğini yaratır meâlindeki âyette olması gerekir. Sonra "onlar tercih hakkı bulunan tercihleri yapar" diye buyurulmuş olur.

      Ebû Muâz şöyle demiştir: "Hıyerate" (الخيرة) seklinde "yâ" harfinin cezimli kılınması ve "hıyerate" (خيرة) seklinde "yå"nın harekeli kılınmasıyla da okunmuştur.

      Rabb'in, dilediğini yaratır ve tercih eder. Bu ilâhî beyan iki yönden Mûtezile'nin görüşünü reddeder. Birincisi Allah'ın, kulların iyilik ve itaat türünden bütün yaptıkları fiilleri dilediğine ilişkin görüş birliği içerisinde olmalarıdır. Fiillerini yapmalarını dileyince bu, onları Allah'ın yarattığını göstermektedir. Zira dilediğini yarattığını bildirmiş ki iyi işleri de dilemiştir. Bu, kulların fiillerini yarattığını göstermektedir. Fakat onlar Rabb'in, dilediğini yaratır meâlindeki âyeti "eğer yaratmışsa" diye yorumlamıştır. "Allah her şeye kādirdir" meâlindeki ilâhî beyan hakkında da şöyle demişlerdir: Yani eğer yaratmışsa O her şeyi yaratmaya kadirdir veya buna benzer sözler söylemişlerdir. Bu eklemeyi yapmak onlar için mümkün olsaydı bunun benzeri bir ilâvede bulunmak herkes için mümkün olurdu. Bu uzak bir yorumdur. Onların görüşüne göre varlığın çoğunu Allah yaratmamış ve varlığın çoğuna gücü yetmemektedir. Çünkü yaratmaya ilişkin fiiller kuşkusuz onların kendilerinden daha fazladır. Dolayısıyla Cenâb-ı Hak her şeye kadir olduğunu ve dilediğini yarattığını bildirmiştir. Bu Allah Teâlâ hakkında bütün varlığa karşı hâkimiyeti ve kudretinin olmasından dolayı övgü konumundadır. Durum Mûtezile'nin dediği gibi olsaydı bu O'nun hakkında hâkimiyetine ve kudretine yönelik bir övgü olmazdı. Zira belirttiğimiz gibi -onların dediğine göre- Cenâb-ı Hak varlığın çoğuna güç yetirememiş olmaktadır.

      Akabinde Cenâb-ı Hak onların kendi hakkında söylediği ulûhiyet, rubûbiyet gibi hususlardan ve ibadet etmede başkasını O'na ortak koşmalarından zatını tenzih etti ve şöyle buyurdu: Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve şânı yücedir.​

      Yorum

      İşleniyor...
      X