فَلَمَّٓا اَنْ اَرَادَ اَنْ يَبْطِشَ بِالَّذ۪ي هُوَ عَدُوٌّ لَهُمَاۙ قَالَ يَا مُوسٰٓى اَتُر۪يدُ اَنْ تَقْتُلَن۪ي كَمَا قَتَلْتَ نَفْساً بِالْاَمْسِۗ اِنْ تُر۪يدُ اِلَّٓا اَنْ تَكُونَ جَبَّاراً فِي الْاَرْضِ وَمَا تُر۪يدُ اَنْ تَكُونَ مِنَ الْمُصْلِح۪ينَ
Duyuru
Daralt
Henüz duyuru yok.
Kasas Sûresi, 19. Ayet
Daralt
X
-
"Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince adam şöyle dedi: Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi, şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun? Demek ki sen haksızlıkları düzelten biri olmak istemiyorsun da bu ülkede sadece azılı bir zorba olmak istiyorsun dedi."
Bu sebepledir ki Mûsâ, gerçek bir olaya dayanarak değil de fikir yürütmek suretiyle onun azgınlığını öğrenmiş, öldürmemesi için ikisinin de düşmanı olan bu adamı yakalamak istemiştir. Allah Teâlâ burada "batş" (البطش) kelimesini kullandı, bu da el ile yakalamaktır. Daha önce ise "vekzetü" (الوكزة) kelimesini belirtti; bu, ifade ettiğimiz üzere itme ve vurmadır. -en doğrusunu Allah bilir ya- Mûsâ birincisine vurduğunda yumruğun tesiri adamın iliklerine kadar işlemiş ve onu öldürmüştür. Berikini ise bu şekilde yakalamıştır, tâ ki adamı mahvedip telef etmesin ve önceki yumruğunun yaptığı gibi berikinin de canını almasın.
O adam şöyle dedi: Ey Mûsá! Dün birini öldürdüğün gibi, şimdi de beni mi öldürmek istiyorsun? Bu sözü kimin söylediğine dair ihtilaf edildi. Müfessirlerin çoğu bu sözü söyleyenin, feryat ederek yardıma çağıran kişi olduğunu belirtmiştir. Dediler ki, çünkü o, Mûsanın (a.s.) kendisini yakalamak istediğini ve ona yöneldiğini zannetti. Bundan dolayı dün birini öldürdüğün gibi, beni de mi öldürmek istiyorsun? demiştir. Bazıları ise şöyle dedi: Bu sözü söyleyen o Kıptîdir. Şayet böyleyse bu durum, Mûsẩnın dün o adamı öldürmesinin açık olduğuna işaret etmektedir, zira Kıpti bunu biliyordu. Yine "şehir ahalisinin fark edemeyeceği bir vakitte" meâlindeki âyetin, "Mûsa'nın (a.s.) şehre girmesinden habersiz oldukları bir sırada" anlamına geldiğini göstermektedir. Şayet bu sözü söyleyen şahıs, ilk kişi ise Mûsa'nın onu öldürmesi açık değil gizliydi. Buna göre habersizlik, Mûsânın (a.s.) şehre girişiyle değil, şehir ahalisiyle ilişkilidir. En doğrusunu Allah bilir.
Demek ki sen haksızlıkları düzelten biri olmak istemiyorsun da bu ülkede sadece azılı bir zorba olmak istiyorsun. Çünkü iki kişinin arasını düzelten kimse, bunlardan birini bırakıp diğerini öldürmez ve yakalamaz. Aksine eşit bir şekilde ikisinin arasını düzeltir. Adam dile getirdiği sözü bu sebeple söylemiştir. Bu ülkede sadece azılı bir zorba olmak istiyorsun meâlindeki âyete ilişkin bazıları şöyle dedi: Diyor ki zorbalar, bir cana karşılık olmaksızın adam öldürmeyi işte böyle yapıyor. Bazıları da şöyle demiştir: Zorba, insanları kendi arzusuna ve dilediğine yöneltir, isteseler de istemeseler de onları buna zorlar. Alimlerin bir kısmı da şu kanaati belirtmiştir: Zorba, insanlara karşı büyüklenen, hiç kimseyi kendisine denk görmeyendir veya buna benzer ifadeler. Denilir ki haksız yere başkasına öfkeyle söz söyleyen kimse zorbadır.
Yorum
Yorum