Duyuru

Daralt
Henüz duyuru yok.

Ankebût Sûresi, 67. Ayet

Daralt
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Tümünü Temizle
Yeni Mesajlar

  • Ankebût Sûresi, 67. Ayet

    اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا جَعَلْنَا حَرَماً اٰمِناً وَيُتَخَطَّفُ النَّاسُ مِنْ حَوْلِهِمْۜ اَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَةِ اللّٰهِ يَكْفُرُونَ​

  • #2
    Eve lem yerav ennâ ce’alnâ haramen âminen veyuteḣattafu-nnâsu min havlihim(c) efebilbâtili yu/minûne vebini’meti(A)llâhi yekfurûn(e)

    Yorum


    • #3
      "Görmezler mi ki, çevrelerindeki insanlar durmadan yerinden koparılıp götürülürken biz (Mekke’yi) güvenli, dokunulmaz belde yapmışızdır! Hâlâ asılsız şeylere inanıp Allah'ın nimetine karşı nankörlük mü edecekler?”

      Görmezler mi ki, biz (Mekke’yi) güvenli, dokunulmaz belde yapmışızdır! Başka âyetlerin yorumunda biz Allah katından yöneltilen sorunun, susturmak yahut zorunluluk veya meydana gelen bir hadisenin bildirilmesi (haber) konumunda olduğunu belirttik. Bu tür beyanlar hakikat mânası itibariyle soru (istifham) değildir. Zira O, zatıyla âlimdir; onların iç dünyalarım görünürde yaptıklarını, gizlediklerini ve açığa vurduklarını olmuş ve olacak haliyle bilir. O, kullarına bir şey sormaz. Bununla birlikte söz konusu beyan, belirttiğimiz gibi bir bildirme (haber) veya susturma ve zorunluluk mânasmdadır.

      Bildirme (haber) mânasına gelince O, sanki şöyle demiş olmaktadır: Kuşkusuz onlar gördüler ve anladılar ki Allah Mekke’yi onlara güvenli bir belde yapmış ve onlar orada güven içerisinde olmuşlardır. Halbuki çevrelerindeki insanlar durmadan yerinden koparılıyorlardı ve korku içerisindeydiler. İlzam ve zorunluluk mânasına gelince, buna göre onlara şöyle denilir: Biliniz ki Allah size Mekke’yi güvenli bir belde yaptı, sizler orada güven içerisindesiniz. Halbuki çevrenizdeki insanlar korku içerisinde sürgün ediliyorlar, onlara hakaretler ediliyor ve öldürülüyorlar.

      Yine Cenâb-ı Hakk’ın onlara bu hususu hatırlatmasına iki anlam verilebilir: Bunlardan biri şudur: Allah Mekke’yi size güvenli belde yapmıştır; sizler orada güven içerisinde yaşamaktasınız. Bunun gayesi, sizin Allah’ın evini ve haremini yüceltmenizdir. Halbuki çevrenizdeki insanlar korku içerisindeler; sizler de çevrenizdeki insanlarla aynı dini benimsiyorsunuz. Dolayısıyla Allah’ın dinini benimsediğinizde ve O’nun resûlüne uyduğunuzda nasıl yerinizden koparılıp çıkarılmaktan ve sürgün edilmekten korkuyorsunuz? Zira sizler sadece Allah’ın hareminde bulunduğunuz ve O’nun evine saygı gösterdiğiniz için Allah, yerinizden atılıp çıkarılmaktan ve sürgün edilmekten sizi korumuştur. O halde sizler O’nun dinini benimsediğiniz ve emrine uyduğunuz takdirde nasıl söz konusu durumlardan korkarsınız? Bilakis güvenlik ve refah, Allah’ın dinini benimsediğiniz ve emrine uyduğunuzda daha fazla olur ve sizler bunu daha fazla hak edersiniz. Sanki onlar Allah’ın dinine uymayı yerlerinden atıhp çıkarılma korkusu sebebiyle terketmişlerdir. Tıpkı şu İlâhî beyanda onların sözü olarak belirtildiği gibi: “Seninle beraber doğru yolu izlersek yurdumuzdan sökülüp atılırız”. Cenâb-ı Hak onlara şöyle buyurmuştur: “Peki biz onları dokunulmaz, güvenli, katımızdan bir rızık olarak her ürünün toplandığı bir yere yerleştirmedik mi?”. Söz konusu İlâhî beyan şu anlama da gelebilir: Cenâb-ı Hak bunu onlara bildirmektedir. Şöyle ki O, sizi güven içerisinde tutmuş ve -sizler putlara taptığınız ve bunlara şükrettiğiniz halde- sîzleri her türlü kötülükten korumuştur. Bunun sebebi sizlerin Allah’ın evi ve hareminin yakınında bulunuyor olmanızdır. Eğer sizler O’na ibadet eder ve nimetlerine şükrederseniz, sîzleri güven içerisinde kılması, nimetlerini bol vermesi ve çevrenizdekilere yapmadığı şekilde sizi kötülüklerden koruması hususunda daha lâyık olursunuz. Halbuki sizler çevrenizdeki insanlar gibi puta tapıyorsunuz ve onları ilâh ediniyorsunuz. Söz konusu İlâhî beyan bu mânaya gelir. En doğrusunu Allah bilir.

      Hâlâ asılsız şeylere mi inanacaklar? Hâlâ asılsız şeylere mi inanacaklar? Bu İlâhî beyan şu mânaya gelebilir; Yani hâlâ şeytanın kendilerine ilham ettiği şeylere mi inanacaklar? Bu soru, “bunlar Allah katında sizin şefaatçilerinizdir ve onlara tapmanız sizi Allaha yaklaştırır” diye şeytanın kendilerine ilham ettiği şeydir. Tıpkı şu ilâhı beyanda belirtildiği gibi: “Gerçekten şeytanlar dostlarına, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar”

      Allah’ın nimetini mi inkâr edecekler? Yani Hz. Muhammed’in Allah katından size ilettiği hususları mı inkâr edecekler. Bu beyan şu mânaya da gelebilir; Hâlâ asılsız şeylere mi inanacaklar? Yani şirke mi inanacaklar? Allah’m nimetini mi inkâr edecekler? Yani Allah’ın birliğini mi inkâr edecekler? Veya buradaki nimetin Kuran yahut belirttiğimiz üzere Hz. Muhammed (s.a.) olması da mümkündür.​

      Yorum

      İşleniyor...
      X