وَاِبْرٰه۪يمَ اِذْ قَالَ لِقَوْمِهِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَاتَّقُوهُۜ ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ اِنْ كُنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Duyuru
Daralt
Henüz duyuru yok.
Ankebût Sûresi, 16. Ayet
Daralt
X
-
İbrahim'i de (resul olarak gönderdik). Kavmine şöyle demişti: Allah'a kulluk edin ve O'na itaatsizlikten sakının. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
İbrahim’i de (resûl olarak gönderdik). Kavmine şöyle demişti. Bu beyan, “andolsun, biz Nuh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik” meâlindeki âyetle bağlantılıdır. Yani aynı şekilde İbrahim’i de kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. Veya bunun “fakat biz Nuh’u ve gemidekileri kurtardık" meâlindeki İlâhî beyanla bağlantılı olması mümkündür. Yani aynı şekilde İbrahim i de ateşe atıldığında kurtardık. Veya şöyle denilebilir: İbrahim’i hatırla ki o kavmine “Allah’a kulluk edin” demişti. Kavmine şöyle demişti: Allah’a kulluk edin ve O’na itaatsizlikten sakının. Bu beyanın itikatla ilişkili olması mümkündür. Yani Allah’ın birliğine inanın. Sakının. Yani O’na şirk koşmaktan. Allah’a kulluk edin sözünün muamelâtla ilişkili olması da mümkündür. Yani sadece O’na ibadet edin. Sakının. Yani taptığınız putlara ibadet etmekten sakının. Sakının sözü yasak konumundadır. Yani Allah’a kulluk edin, O’nun birliğine iman edin ve O’ndan başkasına kulluk etmeyin. Dolayısıyla bu beyanda önce geçen emre aykırı davranmaya dair yasak bulunmaktadır. Yani şöyle davranın, buna aykırılık teşkil eden davranışlardan da sakının. En doğrusunu Allah bilir.
Bu sizin için daha hayırlıdır. Yani Allaha kulluk sizin için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz. Buradaki “in" (إن) hafinin “iz” (إذ) mânasında kullanılması mümkündür. Yani bunun sizin için daha hayırlı olduğunu bildiğiniz vakit. “İn” (إن) edatının “iz” (إذ) yerine kullanılması mümkündür.
Yorum
Yorum