وَاَنْزَلَ الَّذ۪ينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاص۪يهِمْ وَقَذَفَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَر۪يقاً تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَر۪يقاًۚ
Duyuru
Daralt
Henüz duyuru yok.
Ahzâb Sûresi, 26. Ayet
Daralt
X
-
Ehl-i Kitap’tan onlara destek verenleri kalelerinden indirdi, kalplerine korku saldı; artık onların bir kısmını öldürüyorsunuz, bir kısmını da esir alıyorsunuz.”
Benî Kurayza Yahudileriyle Savaş ve Onlara Verilen Ceza
Ehl-i Kitap’tan onlara destek verenleri kalelerinden indirdi. Rivayete göre yahudiler -Benî Kurayza yahudileri- Resûlullah’a ve müminlere karşı Ebû Süfyân’a ve onunla beraber olanlara destek oldular ve Hz. Peygamber’le aralarındaki antlaşmayı bozdular. Müşrikler hezimete uğrayınca Benî Kurayza yahudileri kalelerine sığındılar. Hz. Peygamber Medine’ye dönünce Cibril (a.s.) gelerek ona şöyle dedi: “Ey Muhammed! Allah’a andolsun ki gök ehli silâhlarını bırakmamışken sizler silâhlarınızı bıraktınız. Benî Kurayza’nın üzerine yürü”. Hz. Peygamber ona şöyle dedi: “Onlara ne yapabilirim ki onlar kalelerine sığınmış durumdadırlar”. Bunun üzerine Cibril (a.s.) şöyle dedi: “Onların üzerine yürü. Allah’a andolsun ki yumurtanın düz ve sert taşa çarpıldığı gibi atlarla ve adamlarla onları çarpacağım ve onları kalelerinden çıkaracağım”. Bunun üzerine Resûlullah insanlara çağrıda bulundu ve Benî Kurayza yahudilerinin üzerine yürümeyi emretti. Böylece müminler bir gece şöyle şöyle onları kuşattı, tâ ki Sâ‘d b. Muâz’ın hükmüne razı olmaları için antlaşmaya vardılar. Onlar da Sâ‘d’ın vereceği hükme razı oldular. Neticede Sâ‘d onların savaşçılarının öldürülmesine, çocuklarının ve kadınlarının esir edilmesine hükmetmiştir. Denildi ki: Resûlullah o gün Sâ‘d’a “ey Sâ‘d sen onlar hakkında Allah’ın hükmüyle hükmettin” demiştir. Onların savaşçıları kaleden çıkarıldı ve öldürüldü. Çocukları da esir alındı ve toprakları muhacirler arasında paylaştırıldı. Onun toplumu ve ensar “sen gayrimenkuller konusunda bizi değil de muhacirleri tercih ettin” demiştir. O da şöyle demiştir: “Sizler gayrimenkul sahibisiniz, bu topluluğun ise gayrimenkulleri bulunmamaktadır”. Veya buna benzer sözler söylemiştir. Bu, söz konusu İlâhî beyanda bildirilen durumdur: Ehl-i Kitap’tan onlara destek verenleri indirdi. Yani Resûlullah’a ve ashabına karşı Ebû Süfyân’a ve müşriklere destek verenlerin tümünü. Kalelerinden. Yani korundukları hisarlarından. Kalplerine korku saldı; artık onların bir kısmını öldürüyorsunuz. Bunlar savaşçılardır. Bir kısmını da esir alıyorsunuz. Bunlar kadınlar ve çocuklardır.
İbn Kuteybe ve Ebû Avsece şöyle demiştir: “Min sayâsîhim”. Yani kalelerinden. “Sayâsî” kelimesinin aslı öküzün boynuzlarından gelmektedir. Çünkü öküz bu boynuzlarla kendisini korumakta ve tehlikeleri bertaraf etmektedir. Dolayısıyla düşmanı engellediği için kalelere de “sayâsî” denilmiştir. bunun tekili “sîsatün” kelimesidir. "Sîsatü’d-dîk” horozun ibiği demektir. Yine “es-Sîsatü” dokumacının dokumada kullandığı küçük değnektir. Bu kelimelerin hepsinin çoğulu “sayâsî” şeklinde gelir.
Yorum
Yorum