Duyuru

Daralt
Henüz duyuru yok.

Şuarâ Sûresi, 178. Ayet

Daralt
X
 
  • Filtre
  • Zaman
  • Göster
Tümünü Temizle
Yeni Mesajlar

  • Şuarâ Sûresi, 178. Ayet

    اِنّ۪ي لَكُمْ رَسُولٌ اَم۪ينٌۙ​

  • #2
    İnnî lekum rasûlun emîn(un)

    Yorum


    • #3
      178. “Bakınız ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.”

      179. “Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”

      180. “Bunun için sizden bir karşılık beklemiyorum. Benim ecrimi vermek yalnız âlemlerin Rabb’ine aittir.”

      181. “Ölçüyü tam tutun, eksik verenlerden olmayın.”

      182. “Doğru terazi ile tartın.”

      183. “İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın, bozgunculuk yaparak yeryüzünde karışıklık çıkarmayın.”


      Ölçüyü tam tutun, eksik verenlerden olmayın. Hûd sûresinde de Medyen halkı için aynı şekilde: “Ey kavmim! Ölçüyü, tartıyı adaletle tam yapın; insanların mallarının değerini düşürmeyin...” demişti. Her ikisinde de ölçünün tam yapılması zikredilmiştir. Biz, her ikisinde de eksik ölçüp eksik tarttıkları ortaya çıkmış da o yüzden her ikisinde de aynısı zikredilmiştir, ya da kıssa aynı kıssadır, dolayısıyla her ikisinde de o yüzden zikredilmiştir, bunu bilemiyoruz. Ölçüyü tam tutun. Sanki şöyle demiş olmaktadır: Tediye (ödeme) yaparken ölçü ve tartıyı tam yapın, alacağınızı tahsil ederken de onlardan fazlasını almayın.

      Doğru terazi ile tartın. “el-Kıstâs” (بِالْقِسْطَاسِ) hakkında bazıları dediler ki: O adalettir. Yani insanlara haklarını tartarken adaletle tartın, eksik kılmayın. Bazıları şöyle demişlerdir: “el-Kıstâs” el-Kabbân, yani terazi demektir. “el-Müstakîm” ise doğru, düzgün anlamındadır. Sanki şöyle demiştir: Doğru dürüst bir terazi ile tartın, onun iki kefesinden birini diğerinden daha ağır kılmayın, ikisi de eşit olsun. Sanki onlar, kefeyi insanların haklarını ödeme esnasında daha ağır, kendileri başkalarından alırken ise daha hafif kılıyorlardı. Onlara her iki kefeyi de eşit tutmalarını emretti.

      İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın kavl-i celîlinde iki istidlal vardır: Birincisi satılan malın (mebî’) kabzetmemiş de olsa mücerret akitle müşterinin mülkiyetine geçmiş olması. İkincisi de keylî ya da veznî (yani mislî) mallarda bütünden şayi bir cüzün satımının caiz olması. Çünkü İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın denilmekte ve şeyler (eşya) onlara izafe ve nispet edilmektedir. Eğer onların mülkiyetine girmemiş olsaydı o takdirde onların eşyası olmazdı. Oysa onların eşyaları olduğu belirtilmiştir. Çünkü burada sözü edilen şeyin ya mebî’ (satılan mal) ya da semen (biçilen değer) olması kaçınılmazdır. Her ne olursa olsun her iki takdirde de ifa borcu olanların değil, alacaklı olanların mülkü olarak sayılmıştır. Bozgunculuk yaparak yeryüzünde karışıklık çıkarmayın. ‘Velâ ta‘sev” (وَلَا تَعْثَوْا) orada fesat çıkarmayın, bozgunculuk yapmayın demektir.​

      Yorum

      İşleniyor...
      X